Tarihi Doku ve Yapılar
Kervansaray
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, ticaret ve hac yolları üzerinde her menzil başına (30-40 km'de bir) yapılan misafirhane ve hanlardan biri olan Kazıklı Kervan Saray’ı Şirinköy sınırları içinde ve Beyoğlu Deresi kenarında yer almaktadır. T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri ve seyyahların notlarından 1550'lerde İvrazoğlu Hacı Hamza tarafından vakfiye olarak yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
İstanbul'dan çıkan hac, kervan ve sefer yolunun önemli bir menzili olan kervansarayın. Kazıklı menziline ait bir yapı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Arşiv notlarında kervansarayın IV. Murad'ın Bağdat Seferi Menzilname’sindeki notlarında bu sefer yürüyüşü sırasında kullanıldığı belirtilmektedir.
Kervansarayın yaşatılması ve hizmetlerin sürdürülmesi bir vakıf eliyle yürütülmüştür. 10.808 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerine yerleşik olan Kervansaray, yıllar içerisinde zamana direnmeye çalışmış, günümüze sadece dış duvarları kalabilmiştir.
Uzun süre depo alarak kullanılan kervansaray, Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği üstün başarıların karşılığı olarak devlet tarafından Zobuoğlu Hasan'a tahsis edilmiş, 1999 depremine dek sebze-meyve ekim alanı olarak kullanılmıştır. 1999 depremi sonrasında kalıcı konutların yapımı nedeniyle imara açılmış, kervansaray alanı da kamulaştırılarak Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne geçmiştir.
Gölcük Belediyesi, Kazıklı Kervansarayını olumsuz koşullardan kurtarıp korumak ve kamu yararına yeniden kullanılmasını sağlamak amacı ile restitüsyon, restorasyon ve iç-ek yapı projesi hazırlatmıştır. Projeye göre, yapı özgün duvarlarından 2.5 m içeride ek bir kültür yapısı yapılmıştır. 343 kişilik oturma birimi olan çok amaçlı salonun Gölcük Belediyesince, yakın çevresindeki kalıcı konutlar ve kentin her türlü sosyal ve kültürel faaliyetinde kullanılması planlanmaktadır.
Sultan Baba Türbesi
Örcün Köyü'nün 500 m kuzeybatısında selvi ağaçlarıyla çevirili tepede duvarlarla kenarları yükseltilmiş platform üzerinde kurulu tek odalı ve sundurmalı yapı "Sultan Baba" türbesi olarak anılmaktadır. Türbenin içinde ahşap bir sanduka yer alır. Yapım tarihi 18-19 yüzyıldır. Türbedeki sandukada yatan zatın ismi "İbrahim Edhem", lâkabı "Derviş Baba" dır.
Osmanlı vesikalarından öğrenildiğine göre, Fatih Sultan Mehmed Hân zamanında kerametleri görüldüğü söylenen bu veli zât, Sinop'tan gelerek o zamanlar Salarvirân denilen ve ormanlık olan bu bölgeyi açmış, üzerinde bir zâviye (küçük tekke), bir hamamcık ve evler yapmış, bağlar vücuda getirmiştir. Bir müddet sonra Sultan II. Bâyezid-i Veli, çeşitli belgelerde sınırları tarif edilmiş olan zaviyenin arazisini İbrahim Edhem'e "Derviş Baba'ya" temlik etmiştir.
Yaklaşık 150 yıl kadar Derviş Baba ve evlâtları bu küçük tekkede şeyhlik yapmışlardır. Nihayet Derviş Baba'nın nesli kesilince padişah bu zaviyeyi Halveti tarikatı şeyhlerinden, devrin ünlü alim ve vaizi Abdülmecid Sivasi hazretlerine vermiş; o da zaviyenin şeyhliğine halifelerinden Ankaralı Hasan Dede'yi göndermiştir (1610). Hasan Dede ve evlatları takriben iki asır kadar zaviyenin şeyhliğini yapmış; mütevellilik ve nazırlığını da Abdülmecid Sivasi ve evlatları yürütmüştür.
Ve nihayet ülkenin girdiği ekonomik sıkıntılar yüzünden vakıf gelirleri başka yerlere kullanıldığından zaviye işlevini yerine getiremez duruma gelince, tarikat tabiriyle sırlanmış ve günümüze sadece türbe intikal etmiştir. 1925 yılında tekke, zaviye ve türbelerin kaldırılması kanunu çıkıncaya kadar türbedarlar Baba Sultan Vakfı'nın zaviyedarlık ödeneğinden ücretlerini almışlardır.
Sultan Baba Türbesi, burada yapılan duaların genellikle kabul olunduğunun iddia edilmesi ve ruha ferahlık veren çok güzel bir yerde bulunması gibi sebeplerden dolayı yurdumuzun dört bir yanından gelenler tarafından ziyaret edilen Kocaeli'nin en önemli mekânlarından biridir.
Sultan Baba türbesinin kapısı önünde iki ayrı kabir daha bulunmaktadır. Bu kabirlerden biri; Değirmendere Eski Yalı ve İhsaniye camilerini yaptıran Bedestani Hacı Hüseyin efendinin annesi Hoca Emine Hatun'a diğeri ise, Hacı Paşazade Osman Efendi'nin kız kardeşi Nefize Hanım'a aittir. Yine türbenin yakınlarında Tekke'de yaşamış şeyhlerden; Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh Mehmet Efendi ve Şeyh Derviş Ömer efendilerin de mezarları yer almaktadır.
Roma Mezarı
Halıdere'nin batı sınırında yer alan Roma Mezarı, yol yapımı sırasında toprağın 7-8 metre altından gün yüzüne çıkarılmıştır. Anıt Mezar, Roma dönemine ait olduğu için "Roma Mezarı" olarak ünlenmiştir. Mezar MS II. Yüzyıla ait olup, Bitinya bölgesinde çokça örneğine rastlanılan bir tiptedir. Lahitin denize bakan kısmındaki kitabede; "Artemata ve Artemidoros'un oğulları Poidonei ve Apollonios kızı Tatia yaşarken bu lahti kendilerine hazırlattılar. Yoldan geçenlere ve denizden geçenlere selam olsun" denilmektedir.
Yazlık Ilıcası
İzmit - Gölcük karayolunun 8. km'sinde Yazlık semtinin 500 m doğusunda bulunmaktadır 2. yüzyılda deniz ticareti ve gemiciliğinin yoğun olduğu Nikomedia’nın güney bölgesinde kurulan antik yerleşimler içinde Astakos, Eribolos, Heraleion'a bağlı küçük metropolisler ya da bunların geniş yerleşimleri dahilinde bir kültür merkezi veya sağlık merkezi olarak hizmet verdiği düşünülen ılıcanın antik çağlardan beri kullanıldığı sanılmaktadır.
Ilıca suyunun cilt hastalıkları, astım ve bunun gibi birçok hastalığı tedavi edebilecek durumda olduğu görülmüştür. Yapılan tahlillerde sedatif analijezik endokrin fonksiyonları düzenleyici ve cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtilmektedir. Ilıcadaki su sıcaklığının 22° C ile 37° C arasında değiştiği tespit edilmiştir. MTA tarafından jeotermal sahada yapılan su sondajında 400 m derinliğe inilerek 32° C sıcaklıktaki suya ulaşılmıştır. Ilıca’nın doğu tarafındaki duvarın hemen yanında göz hastalıklarına iyi geldiği söylenen ve "Göz Suyu" olarak anılan bir pınar bulunmaktadır.
Gölcük Kaymakamlığı, Gölcük Belediyesi ve İl Özel İdaresinin girişimleri ile ılıcanın restore edilmesi kararlaştırılmış, Bu amaçla; Gölcük-Başiskele Termal Turizm Merkezi Birliği kurulmuştur. Birliğin girişimleri ile 2007 yılında ılıca ve çevresindeki 9.173.045 m2'lik alan turizm alanı olarak ilan edilmiştir. Yapılan çalışmalarda bu alanın 1.138.939 m2'si turizm tesis alanı, 66.644 m2'si günübirlik tesis alanı, 965.558 m2'si mesire alanları, 21.545 m2'si spor alanları, 33.625 m2'si ağaçlandırma alanı olarak belirlenmiştir. Yine bu alan içindeki 7.623 metrelik bir güzergâh trekking ve yürüyüş yolu olarak belirlenmiştir.
Birlik tarafından bu alana SPA tesisleri ve günübirlik tesislerin yer aldığı bir kompleksin yapılması için yürütülen çalışmalar devam etmektedir.
Mezar Taşları
Milli Kültür mirasımızın önemli unsurlarından biri olan Türk-İslam Mezar taşları, halkın duygu ve düşüncelerinin, sanat zevkinin somut göstergeleri, ülkemizin tapu senetleridir. Çünkü buralarda bulunan mezar taşları, gerek kitabeleri, gerekse yazıları (hatları), sarıkları, remizleri, süsleri ve altlarında yatan şahsiyetleri ile tarihimiz için büyük önem taşırlar. Yukarı Değirmendere, Örcün ve Saraylı köylerindeki mezarlıklarda tarihe geçmiş çok önemli şahsiyetlerin mezar ve mezar taşları yer almaktadır.
Bunlar arasında ; Değirmendere Eski Yalı ve İhsaniye camilerini yaptıran Bedestani Hacı Hüseyin efendinin annesi Hoca Emine Hatun, Hacı Paşazade Osman Efendi'nin kız kardeşi Nefize Hanım, Sultan Baba türbesinin yakınlarında Tekke'de yaşamış şeyhlerden; Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh Mehmet Efendi ve Şeyh Derviş Ömer efendilerin de mezarları ve mezar taşları yer almaktadır.
Yine, Servet-i Fünun Mecmuası ve Matbaasının kurucusu ve sahibi A. İhsan Tokgöz’ün mezarı da Yukarı Değirmendere mezarlığında yer almaktadır.
Tarihi Evler
Gölcük'e bağlı Ulaşlı, Halıdere, Değirmendere semtleri ile Örcün ve Saraylı köylerinde birçok tarihi ev halen ayaktadır. Bu evlerin büyük bir bölümü Kültür ve Turizm bakanlığı tarafından koruma altına alınmış, bir kısmı da yeniden restore edilerek kullanıma açılmıştır.